Lay lay lom hastaların memnuniyeti gerçeği göstermez

Türkiye'de 10 sene öncesine göre sağlık alanında devrim niteliğinde değişiklikler oldu. Anketler halkın yüzde 73'ünün, Sağlıkta Dönüşüm Programı olarak adlandırılan bu değişikliklerden memnun olduğunu gösteriyor.

Vatandaş nasıl memnun olmasın ki:

  • Doktora, hastaneye ulaşmak çok kolaylaştı.
  • 112'yi aradığınızda ambulans dakikalar içinde kapınızda oluyor.
  • Acil durumlarda sosyal güvencesi olmayanlar bile ücretsiz muayene ve tedavi olabiliyorlar.
  • Eski SSK'lı ve Bağ-Kur'lulara önünden bile geçemedikleri üniversite hastanelerinin kapıları ardına kadar açıldı.
  • Sağlık karnesi kalktı; muayene olmak, tetkik yaptırmak, ilaç almak için T.C. kimlik numarası yetiyor.
  • Tomografi, anjiyo, ultrasonlar ve tahliller sadece doktorlar değil hastalar tarafından da isteniyor.
  • Tüm film ve tahliller bir kuruş ödemeden yaptırılıyor.
  • Tek hekimin imzasıyla ilaç raporu alınabiliyor.
  • Hasta istediği ilacı yazdırabiliyor.
  • İlaç almak için SSK eczanesinin önünde kuyrukta saatlerce beklenmiyor.
  • Vatandaş canını sıkan bir durum olduğunda hemşireyi de doktoru da rahatça şikâyet edebiliyor; dava açması da çok kolay.

Hasta memnuniyeti neyi gösterir?

Bana göre “Hastaların yüzde 70'den fazlasının sağlık hizmetlerinden memnun olması” o ülkede sağlık sisteminin başarılı olduğunun iyi bir göstergesi değildir.

Herhangi bir sağlık kurumuna başvuran “kişilerin” çoğunluğunun memnuniyeti sağlık hizmetleri çok kötü olsa da mümkündür.

Dikkat ettiniz mi bilmem; burada “hasta” sözünü kullanmadım. Çünkü bunların önemli bir kısmı zaten hasta değildir: Kimi ilaç yazdırmak için; kimi tansiyon ölçtürmek için; kimi muayene ücretsiz olduğu için; hatta kimi “canı sıkıldığı için” sağlık kuruluşuna başvurur.

Hasta olanların ekseriyetinin ise “lây-lây-lom hastalıkları” vardır: Bunlar soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, ishal, hazımsızlık, midede yanma, baş ağrısı, hâlsizlik ve benzeri, kısa zamanda ilaca gerek olmadan kendiliğinden veya bazı basit tedbirlerle geçecek olan hastalıklardır.

Bu, ya aslında hasta olmayan ya da lay-lay-lom hastalıkları olan büyük çoğunluk “sağlık sistemi kötü de olsa” hastaneye ulaşımı, tetkik ve ilaca erişimi kolaylaştırarak, iyi otelcilik hizmeti sunarak memnun edilebilir.

Gerçek hasta oranı yüzde 20 kadar olabilir

Elimde bu konuda yapılmış bir araştırma yok ama genel bir hastane polikliniğine başvuranlar içinde gerçek manada doktor muayenesi ve tıbbi tedaviye ihtiyacı olanların, yani “gerçek hastaların” oranı ancak yüzde 20 kadar olabilir.

Asıl hasta memnuniyetini ve dolayısıyla da hekim başarısını da işte bu yüzde 20'lik “gerçek hastalar” belirler.

İyi eğitim almış birinci basamak hekimler, bu gerçek hastaların yarısına onları çok iyi dinleyerek, ayrıntılı olarak sorgulayarak; titizlikle muayene ederek ve bazılarında kan sayımı, akciğer röntgeni, idrar tahlili gibi basit tetkikler yaptırarak teşhis koyar ve tedavi de edebilirler.

Yüzde 20'nin diğer yarısının ise bir uzman (mesela bir kardiyolog, nörolog, dermatolog vb) tarafından görülüp değerlendirilmesi gerekir. Dolayısıyla gerçek hastanın doğru uzman hekime zamanında yönlendirilmesi de çok mühimdir.

Sağlık hizmetinde gerçek başarı nasıl anlaşılır?

Sağlık hizmetinde gerçek başarıyı ölçmek için öncelikle “lây-lây-lom hastalarla” hakikaten hasta olan ve mutlaka tedavileri icap eden “gerçek hastaların” kesin olarak ayırt edilmeleri icap eder.

Tedavileri gereken gerçek hastalarda ise tıbbi başarı için aşağıdaki kriterler çok önemlidir:

  • Doğru teşhisin zamanında konması
  • Teşhisin olabildiğince sadece fizik muayene ile konması
  • Gereksiz tetkik istenmemesi veya en az tetkikle yetinilmesi
  • Tedavinin mümkünse ilaçsız -mesela beslenme, egzersiz ve uykunun düzenlenmesi, sigaranın bırakılması gibi bir takım hayat tarzı değişiklikleriyle- yapılması
  • İlaç tedavisi gerekiyorsa bunun mümkün olduğunca az ilaçla, en düşük dozlarla ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi
  • En az yan etkisi olan ilaçların seçilmesi
  • En ucuz ilaçların tercih edilmesi
  • İcap etmediği halde hastanede veya yoğun bakım bölümlerinde yatırılmamak
  • Gerekli ameliyatın zamanında yapılması ve fakat boş yere de ameliyat yapılmaması
  • En az komplikasyon oranına ulaşmak
  • Uzman hekime sevkin gecikmeden zamanında yapılması

Gelelim neticeye

İster “lây-lây-lom hasta” ister “gerçek hasta” olsun, bu durumların farkında değildir ve olabilmesi de zaten mümkün değildir.

Doktora sıra beklemeden kolayca ulaşan, bolca tetkik yapılan, torba dolusu ilaç alan, aslında gerekmediği halde hastaneye veya yoğun bakıma yatırılan, ameliyat edilen, fuzuli konsültasyonlar yapılan hasta hele de cebinden para çıkmıyorsa “sağlık hizmetlerinin mükemmel olduğunu” sanır.

Amma velâkin, durum hiç de öyle değildir.

Bilmem anlatabildim mi?