İsteğe bağlılara Yargıtay müjdesi

Birden farklı kuruma veya statüye göre prim ödeyenlerin nereden emekli olacakları konusunda Yargıtay "İsteğe bağlı primler son yedi yılın hesabında dikkate alınmaz" diyor.

1.10.2008 gününden önce SSK'nın, Bağ-Kur'un ve Emekli Sandıklarının isteğe bağlı prim ödemesi varken, 1.10.2008 günü SSK'nın isteğe bağlısı kaldırıldı, yasal olmadığı halde 1.10.2008 gününden önce SSK'nın isteğe bağlısına devam edenlerin ödedikleri primler de Bağ-Kur'a sayıldı.

Bu köşeden defalarca, SSK'dan (4/A) emekli olmak isteyenlerden isteğe bağlıya devam edenlerin en geç 28 Şubat 2012 günü isteğe bağlı Bağ-Kur'dan çıkmalarını nasihat etmiştik.

NERDEN EMEKLİ OLUNACAĞINDA SON YEDİ YILA BAKILIR
2829 sayılı Kanunun 8. maddesindeki, "... Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde, fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, ... aylık bağlanır" hükmündeki son yedi yıldan anlaşılması gereken prim ödenerek geçen son yedi yıldır. Bir bakıma son yedi takvim yılına değil, bizatihi primi ödenen son 7 yıla (2520 gün) bakılması icap eder. Fiilen primi ödenmiş süreler son yedi yıl hesabında dikkate alındığı gibi borçlanılan askerlik, doğum, yurtdışı borçlanma süreleri de primi ödenmiş hizmet süresi sayıldığından, borçlanılan tarih aralıkları gözetilerek primi ödenen tüm süreler birleştirmede dikkate alınır. Yine isteğe bağlı sigortalılık süreleri de, primi ödenmiş olmak kaydıyla hizmet birleştirmesinde dolayısıyla son yedi yılın hesabında dikkate alınır.

YARGITAY: İSTEĞE BAĞLI ÖDEMELER SON YEDİ YILDAN SAYILMAZ
SGK uygulamasında da, ister borçlanma yoluyla olsun isterse isteğe bağlı sigortalı olsun fiilen primi ödenen süreler son yedi yılın hesabında dikkate alınmaktadır. Hatta borçlanılacak sigortalılık statüsünün belirlenmesinde, isteğe bağlı sigortalılık olsa dahi son sigortalılığa bakılmaktadır.
SGK'nın uygulamalarının aksine, son dönemde Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin son yedi yıl hesabında dikkate alınmayacağına ilişkin kararlar vermeye başlamıştır. (Yarg. 21. H.D., 06.10.2008 tarih, 2007/23655 Esas, 2008/15053 Karar ve Yarg. 21. H.D., 21.12.2009 tarih 2009/15477 Esas, 2009/16702 sayılı Karar.)
Bu kararlardan ilkinin 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, diğerinin ise kanunun yürürlüğe girmesinden sonra olması ile 1 Ekim 2008 tarihinden sonraki isteğe bağlı sigortalılığın 4/B sigortalılık statüsünden sayılması birlikte değerlendirildiğinde karar anlamlıdır. Kararların bir diğer özelliği oyçokluğuyla alınması, diğer bir ifadeyle çoğunluk kararına karşı çıkan üyelerin bulunmasıdır.
Çoğunluk görüşüne göre, isteğe bağlı sigortalılık süresi fiili hizmet süresinden sayılmayacağından son yedi yıl hesabında dikkate alınmamalıdır. Karşı görüşteki üye ise fiili hizmet süresinin karşılığının fiili olmayan süre olarak (itibari) anlaşılması gerektiğini, fiili hizmet süresinin karşıtının asla isteğe bağlı sigortalılık süresi olmadığını, isteğe bağlı sigortalılık süresinin zorunlu sigortalılığın karşıtı olduğunu, fiili hizmeti eylemli olarak, bedensel güç kullanılarak yapılan çalışma olarak algılamanın sosyal güvenlik hukuku ilkelerini dışlayarak fiili kelimesinin sözlük karşılığını yoruma esas almak olacağını bu bağlamda değerlendirmenin hukuki bir değerlendirme olamayacağını belirtmiştir.