İntibaksız İntibak

Kamuoyunda "İNTİBAK YASASI" olarak adlandırılan 6283 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi ile emekli maaşlarının dengesizliğinin giderilmesi amaçlanmıştı. Yani 2000 yılından önce emeli olan SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin aynı kazanç tutarı üstünden aynı gün sayısında prim ödeyenlerin emekli aylıkları arasındaki farklılıklar giderilerek eşitlik sağlanacaktı.
Oysa şimdi, İntibak yasasında çıkan sürpriz sonuçlara göre SGK'nın, 2000 yılından önce SSK'dan emekli olan 1 milyon 913 bin emekli ile Bağ-Kur'dan emekli olan 2 milyon kişinin yaşlılık emeklilik oranlarının "sehven" yanlış hesapladığı ortaya çıkmış! Bu yanlış hesplamalar sonucunda fazla ödenen maaşlar, emeklilerin maaşına ¼ oranında yansıtılarak geri tahsil edilecekmiş. Sadece son beş yılın tahsil edileceği ve hiç bir faiz talep edilmeyeceğini de belirtmiş sayın SGK yetkilisi(!) Eylül ayından itibaren yapılacakmış sehven yapılan bu yanlış hesaplama ve vatandaşların bu geri ödemeye itiraz hakları da varmış.

780 TL olan emekli maaşından ¼ yani 195 TL'yi çıkardığınızda geriye kalan 585 TL ise harcanmakla bitmez! Matematiksel hesap yaptığımız zaman bu işin içinden sanırım ‘Pythagoras' bile çıkamaz! Kadınlarda 55, erkeklerde 60 yaş olan emekliler, hayatlarını çalışarak geçirdikten sonra haklı kazanç olarak aldıkları emekli maaşları ile daha rahat bir yaşam hak etmiyorlar mı? Bu sorunun yanıtı doğal olarak "evet" olacağına göre, ellerinde kalacak olan bu 585 TL ile nasıl rahat bir hayat sürdürebilirler?

Elekrtiğin kilovat saat (kWh) ücreti yaklaşık 33 kuruş , suyun metreküp ücreti yaklaşık olarak 327 kuruş en ucuz ekmeğin 50 kuruş olduğu bu ülkede, Türkiye İstatistik Kurumunun açıklamış olduğu en son verilere göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 318 TL yoksulluk sınırı ise 896 TL'dir. Ayrıca Türkiye Memur Sendikaları Konfederasyonu ise açlık sınırını 1.040 TL, yoksulluk sınırını 2.788 TL olarak belirlemiştir. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu açlık sınırını 924 TL ve yoksulluk sınırını ise 3.012 TL olarak açıklamıştır.

Bu göstergelere göre emeklilerimizin neredeyse tamamı açlık ve/veya yoksulluk sınrının altında aylık alarak yaşamlarını sürdür(e)meye çalışmaktadır. Türkiye'de çarpık giden birçok olaya "DUR" denilmediği gibi bu acı tabloya da bir son vermeye niyeti yok gibi görünüyor hükümetin. Üstüne üstlük kurumun kendi yaptığı hatayı yine halkından tahsil etmeye kalkması ise kabullenilir bir durum değildir. Büyük bir geçim sıkıntısı içinde olan emekliler seçim öncesinde kendilerine verilen (boş) sözlerin yerine getirilmesini hâlâ umutsuz bir şekilde beklemetedirler.

Emeklilerin" intibak" sorunlarını "sadece biz çözeriz" diyen hükümetin bu sorunu nasıl çözdüğü ise ortadadır. "Biz sizlere efendi olmak için değil, hizmetkâr olmaya geldik" diyen hükümetin kimi hizmetkâr, kimi efendi yaptığını tarife gerek yoktur. Övünerek bahsedilen büyüme rakamları hangi gelir gruplarına ve kimlere göre yansıtılmaktadır? Görülen o ki, matematik konusunda sınıfta kaldığınız gibi halkınıza efendi olmaktan da sınıfta kalmışsınız.