BDDK ve SGK uyumasın

ALACAĞIN temliki karşılığı fatura temliki alınan, bu temliklere karşılık ödeme güvencesi olarak çekleri alan factoring firmaları, BDDK’nın izni ile kuruluyor.

Bu finans kurumlarının işleyişi, denetimi BDDK’nın ilgili yönetmelikleri ve tebliğleri ile sağlanıyor. Türkiye’de çoğu İstanbul merkezli yaklaşık 74 firma bulunuyor. Bu firmalar, KOBİ’lere, küçük ölçekli işletmelere gerçek alacaklarına karşılık, aldıkları çeklere vadesi gelmeden finans desteği sağlıyor.

KOBİ’ler ve küçük ölçekli esnafa, bankalardan daha hızlı ve öncelikli hizmet veriyor.
Bu bilgiden sonra esas konuya gelelim. Elimizde, Av. Erdoğan Duran tarafından Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na geçen hafta verilmiş bir suç duyurusu bulunuyor. Biz şikayetçilerin isimlerini vermek istemiyoruz; çünkü başlarına ne gelebileceğini bilmiyoruz. Ancak şikayetçiler, Yaşar Faktoring Hizmetleri AŞ’den, bu dilekçenin verilmesinden bir hafta önce işten çıkarılmış. Bize anlatılanlara göre, savcılık şikayet dilekçesini kabul etmiş ve Yaşar Factoring Genel Müdürü Recep Kaya ve firmanın İnsan Kaynakları Müdürü Nihal Kansu haklarında, Anayasa’nın 10. maddesine aykırılıktan TCK 122/1; ‘ayrımcılık suçu’, eşitlik ilkelerine göre çalışanlara davranmama yönünden iş ve çalışma hürriyetinin ihlal edildiğinden dolayı TCK 117/1 maddeleri yönünden soruşturma başlatmış...

Savcılığın kabul ettiği suç duyurusu incelendiğinde, Kaya ve Kansu’nun, çalışma saatleri ve yıllık izin haklarını ‘baskı ve tehdit’ ile çalışanlara dikte ettirildiği, çalışanlara yıllık izin haklarının iş kanununa aykırı olarak ilk iznin 10 günden aşağı olmaması gerekirken, 7 gün kullandırılıyor. Ve performansa dayalı maaş zammı verilmesi gerekirken kendilerine yakın duranlara yaptıkları, primleri eşitsiz şekilde dağıttıkları, diğer çalışanların haklarını hukuka aykırı olarak vermedikleri ve bundan ötürü de tüm çalışanların mağdur oldukları, buna itiraz edenlerin ise işten atıldıkları belirtiliyor. Hem de nasıl, atılanların girdikleri yeni işyerlerine telefon açılarak, ‘lekeleme’ yapılarak...

ÇALIŞANLARA SAYGI YOK

Şikayetçiler, savcılığa verdikleri dilekçeye bağlı olarak bize de bir not göndermişler:
"Yaşar Faktoring’in, 2002’den beri çalışanlarının saygı duyduğu patronumuz Mustafa Kocatürk, 07.11.2011 yılında Manisa Sarıgöl’deki evinde şohben kazası sonucu vefat etti. Bundan sonra iki kızı, şirket yönetimine, bu işlere yabancı olduklarından dolayı Recep Kaya’nın ve onun adamlarının insafına bırakıldık."

Büyüklü küçüklü 74 faktoring firması olduğunu yazmıştık. Buralarda yaklaşık 4-5 bin kişi çalışıyor; bazıları sık sık işçi çıkartıyor; örneğin bu firmadan da son iki yılda en az 500 kişi çıkartılıp yerlerine yenileri alındığını düşünürsek, BDDK ve SGK’in bu işlere el atarak şirket yöneticilerini mevzuata aykırı olarak ilköğretim ve lise mezunlarından oluşturulduğu ve çok yüksek miktarlarda maaş ödemesi yapıldığını belirtmek gerekiyor.

Gül ‘öteki’ yüzde 50’yi hiç görmeyecek mi

OKURUMUZ Hüseyin Yeğin yazıyor: SBF Kamu Yönetimi mezunu, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi. Cumhurbaşkanı gibi İngiltere’de öğrenim görmüş. Yüksek lisansını ve doktorasını orada hukukçu olarak tamamlamış. Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararına en büyük tepkiyi göstermesiyle, TBMM’de türban giyilsin savunmasını yapmasıyla, AKP’nin hazırladığı Anayasa taslağının mimarları arasında yer almasıyla ve ‘Kemalizm gerici’ diyen Atilla Yayla’ya destek bilgisine imza atmasıyla, tanınan birisidir Prof. Dr. Zühtü Arslan.
Cumhurbaşkanı Gül kendisini Anayasa Mahkemesi üyeliğine atamıştır. Bu anlayışta birinin Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanmış olmasını yadırgadık.
Cumhurbaşkanı daha önce, Atatürkçülüğe hakaret eden Mümtazer Türköne’yi de Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’na atamıştı.
Kamuoyunun baskısına dayanamayan Türköne istifa etmek zorunda kalmıştı. Atatürk’e şöyle ya da böyle, ucundan bucağından karşıt olanların, böylesine önemli makamlara getirilmesi geleceğimiz açısından kaygı vericidir. Sayın Cumhurbaşkanı biraz da ‘öteki’ yüzde 50’yi hiç düşünmez mi?

ÇYDD Vanlı gençlere yardım yağdırdı

ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), eğitim kurumlarını felce uğratan depremden sonra felaketinin acılarını hafifletmek amacıyla düzenlediği destek kampanyasında Van’a yardım yağdırdı.Binaları hasar gören Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde eğitimin devam etmesi amacıyla kalıcı bir yapı oluşturdu. Rektörlükle yapılan işbirliği sonucu, yerleşkede toplam 1.542 metrekarelik alanda, 72 kişilik 10 sınıf, öğretim görevlileri için oda, kantin ve ıslak hacimlerden oluşan, hafif çelik malzeme ile yapılan Çağdaş Yaşam Eğitim Birimi tamamlandı. Açılışı 20 Nisan’da yapılacak. Toplam 6 bin üniversite öğrencisinin yararlanacağı eğitim birimi üniversite ana binaları onarıldıktan sonra araştırma merkezi veya meslek yüksek okulu olarak değerlendirilecek.

ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel Van’a yapılan yardımları şöyle özetledi: “Burs verdiğimiz ilk–ortaöğretim ve üniversite olmak üzere toplamda 338 bursiyerimizin burs ödeme tarihlerini öne çekerek katkı sunduk. Deprem Aile Yardımı desteğimizle bir kereye mahsus ek 250’şer lira ödeme yaptık. Burs istekleri sonucu bağışcılarımız sayesinde 77 öğrenciye tüm eğitim dönemlerini kapsayacak şekilde burs bağladık. Hedefimiz 100 Vanlı üniversite gencine burs sağlamak. Proje kapsamında, üniversite bir yıllık burs bedeli 1.800 TL’dir. ÇYDD’ye Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı firmaların da katkı sağlamak için öne çıktıkları belirtildi.

DHMİ’nin plansızlığı Atatürk Havalimanı’nda lodos krizi yaşattı

İSTANBUL’u etkisi altına alan lodos yani güneyli rüzgarlar, Atatürk Havalimanı’nın kapasitesini yarı yarıya düşürdü. Tek piste iniş kalkış yapılması nedeniyle yüzlerce uçuş iptal oldu.
Yaşanan rötarlar yolcuları çıldırtıyor. Bunun arkasında DHMİ plansızlığı yatıyor. Son yıllarda hızla büyüyen Türkiye’deki havayollarının temposuna yetişemeyen DHMİ, yüksek maliyetleri öne sürüp ne yeni pist yapıyor, ne de yıllardır süren hava trafik sistem modernizasyonu SMART projesini bitirebiliyor.

Hava trafik kontrolörleri yani uçakları yönetenler ise 21 aydır havacılık tazminatlarını alamıyor. İstanbul’da çalışanların iş yükü çok. Türkiye’de uçan uçakların yarısına hizmet veriyorlar. Sistemler geri kalmış. Yetişmesi 3 yıl alan kontrolörler, torpil bulup hava trafiğinin az olduğu havaalanlarına tayin istiyor. DHMİ ise çözüm olarak bugün düğmeye basılsa en az 5 yıl sonra açılabilecek Karadeniz tarafında yapılacak 3. havalimanını gösteriyor. Yolcular her lodos estiğinde bu eziyeti 5 yıl boyunca çekecek mi? Evet, tablo çekeceğini gösteriyor!