Başhekimlikten 'idari şiddet' örneği

Öncelikle bir hekim olarak Dr.Ersin Arslan’ın öldürülmesinin derin acısını duyuyorum. Bu olayı cehalet olarak değerlendirenlere sözüm: cahile cesaret verilmesindedir asıl mesele. Sizinle yine aşağıdaki sebeplerden dolayı ayrıldığım bir özel hastanede yaşadıklarımı aktarmak istiyorum. Hastane başhekimi ‘’bizim için müşteri memnuniyeti çok önemli doktor hanım’’ dediğinde hastaların neler yapmayacağı ortadadır. Bu dilekçe sonrasında başlangıçta yapılıp sonradan aleyhimde değişen sözleşmemdeki ücretlendirmeye uyulması, ücretini kendim ödeyeceğim sekreter planladığımı bildirmiş olmam da kabul edilmemiştir. Doktora şiddet heryerden...
Özel ………… Hastanesi Başhekimliği'ne,

ANKARA

14.12.2011 tarihinde hastanenin dilek ve şikayet kutularından polikliniğime başvuran hastalardan sık şikayet bildirildiği bilgisini tarafınızdan aldım. Bu süreç gerek hastanenizde gerekse mesleki anlamda çalışma motivasyonumu son derece olumsuz yönde etkilemiştir. Özel …………. Hastanesi'nde çalışmaya başladığım günden itibaren sürekli olarak sistem sorununu çözmek gibi mesleğimle ilgili olmayan ve de profösyoneli olmadığım bir işle uğraşmaktayım. Polikliniğin kapısı içeride hasta olsun olmasın sonuç göstereceğini, acilden gönderildiğini, aslında sırasının geçtiğini yeni geldiğini, sıranın kendisinde olduğunu, sonucunun çıkıp çıkmadığını bilmediğini ancak bilgisayarıma gönderileceğinin söylendiğini, gönderilip gönderilmediğini, randevusu olmayıp sonuç göstermek istediklerini, 'bakın, içerde hasta yoksa girin' dendiğini söyleyen hastalar tarafından çoğu zaman kapı çalınma gereği bile duyulmadan açılmaktadır. Başka bölümlerden istenen konsultasyon ve imzalarla ve çok yakın bir zamana kadar çöp almaya gelen görevli tarafından da aynı şekilde hasta muayenesi sırasında içeriye girilmektedir. Aynı şekilde ilaç mümesillerinin ziyaretleri de tamamen kontrolsüzdür. Muayenesi bitip tetkiklerini yaptırmak için ayrılan hasta diğer hasta ile ilgilenilmeye başladığında tekrar odaya girip 'sonuçlar ne zaman çıkar ya da sonuçlar için randevu almam gerekiyor mu' gibi sorularla muayeneyi bölebilmektedir. Konsultasyon, yatan hasta viziti gibi sebeplerle odada bulunmadığım ve geri döndüğümde muayene ya da sonuç randevu saati dahi olmayan hastaların odamda oturarak beklemekte olduğunu görmekteyim. Sonuçlarının çıkıp çıkmadığını sormak , bir şey danışmak ve eczanelerde reçete ya da raporlarla ilgili çıkabilen sorunlarla ilgili olarak herhangibir zamanda musait olup olmadığımın hiçbir önemi olmaksızın telefonla arandığımda da doğrudan meşgul olmaktayım. Hasta düzeninin ve işleyişin sağlanmasıyla ilgilenen bir hasta danışmanı olmadığından tüm bu durumlarda sürekli olarak hastalarla hastalık, tetkik, tedavi konularının tamamen dışında hiç istemediğim ve işim olmadığı şekilde diyaloglara girmek zorunda kalmaktayım.

Hastanedeki tek dahiliye uzmanı olarak gerek gördüğüm hasta sayısı, hasta yatışı, acilin ve diğer branşların işleyişine sağladığım katkı, hastaneden son derece memnun ayrılan, memnuniyetlerini bildiren, Ankara dışındaki yakınlarını dahi muayeneye getiren şikayet ve dilek kutularından göremeyeceğiniz yüzlerce hastanın varlığı bana böyle bir uyarının yapılmış olmasından duyduğum üzüntünün asıl sebebini oluşturmaktadır. Doktora hosteslik, hasta danışmanlığı, sekreterlik gibi tek başlarına yapıldığında müşteri memnuniyetine çok büyük katkısı olan işleri de yüklediğinizde ne hastanın ne de doktorun memnuniyeti söz konusu olmayacak ve saydığım görevliler olmadığından hasta tek başına muhattap aldığı doktoru şikayet edecektir. Aynı zamanda bu düzenleme ile doktorun hasta için yeri ve önemi de belirlenmiş olmaktadır.

Dr. Emel Bayrak - İç Hastalıkları Uzmanı