Konutta Kdv Düzenlemesi Yanlış Anlaşıldı

Maliye Bakanlığının yılın ilk günü açıkladığı ve inşaat sektörünün tepkisini çeken konutta KDV düzenlemesinin yankıları sürerken, gayrimenkul hukukçusu avukat Emre Alcan, düzenlemenin yanlış anlaşıldığını söyledi.

Maliye Bakanlığının yılın ilk günü açıkladığı ve inşaat sektörünün tepkisini çeken konutta Kdv düzenlemesinin yankıları sürerken, gayrimenkul hukukçusu avukat Emre Alcan, düzenlemenin yanlış anlaşıldığını söyledi.

Gayrimenkul hukukçusu avukat Emre Alcan, gayrimenkul sektöründe tartışılan Kdv konusu hakkında açıklamalarda bulundu,1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemeye göre; büyükşehirlerde olmak ve lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılmak kaydıyla 1 Ocak 2013 tarihinden sonra ruhsatı alınan ve sayılan iki şartı aynı anda sağlayan 150 metrekare altındaki konutlardan arsa metrekare birim değeri 500-1000 lira arası olanların tesliminde yüzde 8, 1000 lira ve üzeri konutların tesliminde yüzde 18 oranında Kdv uygulanmasına karar verilmişti.

Avukat Alcan, Kdv konusunun yanlış anlaşıldığını savundu. Satılacak konutun yüzde 18 Kdv'ye tabii tutulması için sadece arsa bedelinin 1000 TL/metrekare üzerinde olmasının yeterli olmadığını belirten Alcan, Kdv'nin yüzde 18'den alınması için konutun 'lüks' sınıfında inşa edilmiş olması gerektiğini söyledi. Alcan, maliye yetkililerinin de Türkiye'deki konutların büyük kısmının lüks statüsünde olmadığını, yeni düzenlemenin yanlış anlaşıldığını söylediklerini hatırlattı.

LÜKS KONUT KAVRAMI

Geçmişte lüks sayılan konutların bugün standart hale geldiğini belirten avukat Alcan, lüks konut kavramının yapılan düzenleme ile birlikte güncellenmesi gerektiğini söyledi. Alcan konu hakkında şunları söyledi:

"Açıklamaya göre; yapı malzemelerinin ithal olması, yüzme havuzu ve spor tesislerinin bulunması gerekiyor. Bu kriterlere göre; İstanbul'da yapılan markalı konut projelerinin bir çoğunun lüks tanımının içine girdiğini kesinlikle söyleyebiliriz. Hatta artık hem açık hem kapalı otopark yine hem açık hem de kapalı havuz dahi Türkiye ekonomisinin kalbinin attığı ve finans merkezi adayı İstanbul'daki büyük konut projelerinde neredeyse standart hale geldi.Ancak burada şunu da eklemek lazım; 10 sene öncesine kadar lüks olarak geçen bir çok kriter bugün standart durumundadır. 10 yıl öncesine kadar projede havuz, güvenlik, sauna, otopark gibi özellikleri bulunması lüks sayılması için yeterliydi. Demek ki; günümüz şartlarına göre, lüks konutun tanımı güncellenmelidir.Örneğin; Bebek'te yeni yapılacak bir binada milyon dolarlık bir daire lüks sınıfa girer mi? Lüks konut tanımına farklı kriterler getirilmediği sürece; havuzu, otoparkı, güvenliği yoksa lüks sınıfa girmiyor. Ancak yeni yapılan marka konut projelerinde standart hale gelen özelliklerin arsa değeri daha düşük bir semtte uygulanması halinde o daire lüks sınıfa girecek."

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, "100 bin TL'lik bir ev ile 1 milyon dolarlık bir evin vergi oranı aynı olmayacak" şeklindeki açıklamasına da değinen Alcan, "Bu oran aynı olsa dahi bu oranın 100 bin TL ile 1 milyon TL'ye uygulanması neticesinde ortaya çıkacak rakamlar zaten aynı olmayacak. En basitinden doğan vergi arasında zaten 10 kat fark mevcut. Bu arada yetkililer, 1 Ocak'tan önce alınan inşaat ruhsatları ile gerçekleştirilen projelerde veya ikinci el bir konutun satışa konu olması halinde yeni düzenlemeden muaf tutulacağını belirtti ancak, önemli olan gelişmekte olan ülke dinamiklerinin zarar görmemesidir" dedi.

Alcan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önümüzdeki süreçte, markalı konut projesi üreten müteahhit firmalar yeni Kdv düzenlemesinden muaf olabilmek için, proje özelliklerinde bazı değişiklikler yapabilecekleri gibi, kentsel dönüşüm kapsamı içindeki bölgelere de yoğunlaşabileceklerdir. Kaldı ki merkezden uzak, yeni yerleşim noktalarında yapılan konut projelerinin satış ve pazarlamasında sorun yaşayan müteahhit firmaların, kentsel dönüşüm dahilinde olup şehir merkezinde bulunan yerlerde yapacakları projeleri çok daha hızlı pazarlayabilecekleri kanaatindeyim. Türkiye'de 800 bin konut stoğundan bahsediliyor. Unutulmaması gereken bence şudur; doğru yerde, doğru proje her zaman alıcı bulur. Tüm bunlara rağmen, bu deneme sürecinde, ülke ekonomisinin lokomotifi durumunda olan inşaat sektörünün zarar görmesine, müteahhit firmaların küstürülmesine sebebiyet verecek bir uygulamanın kesinlikle devam ettirilmeyeceğini düşünüyorum."