Ali Tezel özgür yaşamanın bedelini yazdı

Eski köle mi modern köle mi olmak istersiniz? Şimdi bu da soru mu tabi ki işçi olmayı tercih ederim, köle olmayı niye isteyeyim ki diyebilirsiniz hatta diyorsunuz duyuyorum ama yazıyı sonuna kadar okumadan buna karar vermeyin.

İnsanlar emeklerini işveren ile karşılıklı kendileri pazarlık ederek satıyorlarsa bir tarafa işçi diğer tarafa da işveren diyoruz… Araya bir başkası giriyor ve insan emeğini pazarlıyorsa ona da kölelik diyoruz…

***Ülkemizde köleliğin kısa hikayesi

19 uncu yüzyılın sonlarına Osmanlı'da ise Gülhane Hattı Hümayunu'na kadar var olan kölelik gereğince, bir insanı bir diğeri satabiliyor hatta kiralayabiliyordu. Osmanlı kölelik uygulamaları gereğince;

** kölelere günde iki öğün yemek verilmesi,

**yatacak yer verilmesi,

**normal çalışanları verilen ücretlerin yarısının verilmesi ve

** belli bir süre sonrada azat edilmesi,

gerekiyordu.

Hatta köle biriktirdiği paralarda azatlığını yani özgürlüğünü daha erken de satın alabiliyordu. Cumhuriyet rejimi ile birlikte kölelik tamamen kaldırıldı.

Ülkemizde 1850'lili yıllarda Batı Anadolu bölgemizde sanayi tarzı üretim ve sanayi için tarımsal üretim (pamuk-incir-üzüm-şarap vs) yani kapitalist ilişkilerin yoğunlaşmasıyla birlikte, kölelik ve kölecilik İstanbul dışına da taşınmıştır. Plantasyon yatırımcıları işgücünün büyük bir kısmını Afrika'dan getirilen “zenci” kölelerle karşılamışlardır. Benim de doğduğum topraklar olan İzmir'in Torbalı, Ödemiş, Tire, Aydın'ın Söke, Çine, Manisa'nın Akhisar gibi ilçelerinde gördüğümüz siyahlarda o günlerden kalmadır. Şimdi atalarının köle olarak çalıştıkları tarlalarda kendileri özgürce üretim yapıyorlar.

Yine memleketim İzmir'e aynı yıllarda Afrika'dan çok sayıda köle getirilmiş ve esir pazarları yoluyla da kentlilere satılmışlardır. Ancak, 1890 yılında Hattı Humayun ile birlikte kölelik bitirilmiş ve 1890'larda azatlı köle erkekleri ilkokula, Bahriye'nin sanayi alaylarına ve askeri bandolara da yerleştirmişledir. Azatlı köle kadınlar Müslüman evlerine hizmetçi olarak yerleştirilmiş ve maaşlı işçi haline getirilmişlerdir.

***Sonra modern köleliği buldular

Velhasıla, 19 uncu yüzyılda işleri kölelere yaptırıyorlardı ama köleye günde iki öğün yemek ver, yatacak yer ver sonrada yarım aylık ver gibi uygulamalar kapitalizmin iyice azgınlaştığı dönemlerde değişti dediler ki,

-Neden yatacak yer veriyoruz?

-Neden iki öğün yemek veriyoruz?

-Ücretini yarım değil tam verelim, yemekten de yataktan da kurtulalım bunu da öyle bir pazarlayalım ki anlayamasınlar diye “ Size özgürlük verdik ama yatacak yer ile yiyeceği kaldırdık” dediler.

Gecekondular başladı-Amele pazarları ortaya çıktı

Köylerdeki, kasabadakileri şehirler göç etmesi için bazen teşvik ettiler bazen zorladılar. Yatacak yeri , yiyecek yemeği olmayan ÖZGÜR insanlar şehrin çevresinde düzmece evler-barakalar yaptılar yani şimdinin gecekonduları oluştu, aynı insanlar bu sefer aç kalmamak adına şehre iş aramaya indiler amele pazarları başladı.

Kölelik ile işçilik arasında hangisini tercih edersiniz

Eski kölelere Osmanlı'da;

-Köleye yatacak yer gösterilir

-Hastalanmasın diye özen gösterilir hatta gerekirse tedavi ettirilir

Özellikle Osmanlı'da kölelik diğer ülkelere biraz daha insani biraz daha aileden sayılırmış… Köle sahibi kölesinin barınmasını sağlamak, günlük yiyecek ihtiyacını karşılamak zorunda, zorunluluğu bırakın Osmanlı zamanında yüklüce para ile satın alınmış kölelere çok iyi bakılır, hastalanırsa tedavi ettirilir, aşırı yorulup işe yaramaz hale getirilmezmiş.

-Köleye yemekleri verilir

İşini düzgün ve devamlı surette yapabilmesi için yiyeceklerine dikkat edilirmiş.

-Günlük yarım ücret ödenir

Osmanlı Devletinde savaş esirlerini köleleştirme Orhan Bey döneminde başlamıştır. Osman Bey döneminde savaş esirleri, fidye karşılığı serbest bırakılır ya da hür insanlara verilen ücretin yarısı kadar ücret verilerek tarlalarda çalıştırılırlarmış.

Özgürlüğün yolu da açık…

Osmanlı'da kölelerden isteyenler özgürlüklerini kazanarak halk arasına katılabiliyorlarmış kölelerin özgürlüklerini kazanabilmelerinin üç yolu varmış;

**Birincisi,efendisi köleye ben öldükten sonra hürsün derse,

**İkinci olarak, efendisi köleye sağlığında bundan sonra hürsün derse,

**Üçüncüsü de kişinin bedelini ödemesiyle hür oluyormuş ki. Kişi kendisi için belirlenen bedelini ödedikten sonra hürriyetine kavuşuyormuş. Bunun en çok bilinen yolu da teklif yöntemidir, kölenin bu hususta getireceği teklifi, efendi kabul ettikten sonra, geriye, üzerinde anlaşmaya varılan paranın kazanılıp getirilmesi kalmaktadır bu görev de köleye aittir.

Bunların dışında efendisi cariyesiyle evlenerek ya da onu başkasıyla evlendirerek köle hürriyetine kavuşabiliyormuş.

Ayrıca, Osmanlı Devletinde köleliğin belli bir süresi varmış, bu süre sonunda köleler hürriyetlerine kavuşabiliyormuş, genelde bu süre, beyaz köleler için dokuz, siyah köleler için yedi yılmış ve süre dolunca köleye azadlık kağıdı verilirmiş.

*** Getirilen modern kölelik…

-Çalışanlara yatacak yer verilmez,

-Yiyecek verilmez,

-Ayda 796,5 lira brüt ve 600 lira net ücret verilir.

-ÖİB'lere işçi kiralama hakkı getirilirse

İşveren ile aralarında hizmet akdi olmadığından,

*Kıdem tazminatı isteyemez,

*İhbar tazminatı isteyemez,

*İşten çıkarılsa işe iade davası açamaz,

*4857/ 30 anlamında işçinin hesabında dikkate alınmazlar, yok sayılır, insan bile değil muamelesi yapılır.

*Bir gün bu işverene ertesi gün başka işverene kiralanabilirler, ses çıkaramazlar.

YAZI DİZİSİ: Çalışanların Köleleştirilmesini adı İstihdam Paketi olmuş 3

Ali TEZEL- Gazete Habertürk